Ülkemizde örf ve adetlerimize göre evlilik merasimi düğün şeklinde olmaktadır. Düğünlerde eşlerin ortak hayata başlangıçlarında maddi destek sağlanması, hediyeler verilmesi amacıyla gelin ve damata takılar, paralar takılmaktadır. Bu takıların akıbeti evlilik sürecinde eşler arasında büyük problemlere sebebiyet vermemekte ise de boşanma halinde tarafların üzerinde en çok çekişme yaşadığı hususlar arasına girmektedir. Boşanma davası sırasında eşlerin çekişme yaşadığı konular başında boşanma sonrası mal paylaşımının nasıl yapılacağı, takıların yarıya mı bölüneceği yoksa bir tarafa mı ait olacağı soruları eşlerin aklına takılmaktadır. Bu sorulara en sağlıklı cevaplar bir boşanma avukatı desteği alınarak verilebilecektir. Zira avukatlar, boşanma avukatı ücreti, boşanma davası açılışı süreçleri boyunca uzmanlık gerektiren hususlarda bilgi ve tecrübesini kullanarak boşanma davası nasıl açılır sorusundan itibaren eşlerin aklında kalan tüm sorulara cevap verebilecek niteliktedir.
Ziynet Eşyası Nedir?
Öncelikle ziynet eşyasının ne olduğuna değinmek gerekecektir. Ziynet eşyası altın gümüş gibi değerli madenlerden yapılmış takı olarak kullanılan süs eşyalarıdır. Genel tanım bu olmakla beraber Yargıtay ziynet eşyası kavramını daha geniş yorumlamaktadır. Bu noktada Yargıtay çeyrek altın, yarım altın, tam altın gibi takıları da ziynet eşyası olarak kabul etmektedir.
Ziynet Eşyaları Kime Aittir?
Medeni Kanunda düğünde takılan ziynet eşyalarının kime ait olacağı sorusuna bir cevap verilmemekle beraber bu soru Yargıtay içtihatları ile cevap bulmuştur. Açık bir Yargıtay ilamına göre:
“Kural olarak, düğün sırasında takılan ziynet eşyaları kim tarafından takılırsa takılsın, aksine bir anlaşma bulunmadıkça kadına bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliği kazanır.” (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2019/2763 E., 2019/9997 K.)
Yargıtay ilamından da anlaşılacağı üzere düğünde takılan ziynet eşyaları kadına ait olacaktır. Ziynet eşyalarının erkeğin ailesi tarafından takılması bu durumu değiştirmeyecektir. Yani erkeğin ailesi tarafından takılan ziynet eşyaları da kadına ait olacaktır. Üstelik ziynet eşyaları kadının kişisel malı sayılacaktır. Kişisel mal sayılması şu açıdan önem arzedecektir:
Kanunumuzda yasal mal rejimi olarak edinilmiş mallara katılma rejimi uygulanmaktadır. Bu rejim gereği eşler evlilik sorasında elde ettiklkeri mal varlıklarının yarısına boşanmada hak kazanabilecektir. Ancak bu yarı yarıya hak kazanılan mallar arasında kişisel mallar yoktur. Yani eşlerin kişisel malları boşanma sonrasında mal rejimi tasfiyesinde hesaba katılmayacaktır. Sonuç olarak ziynet eşyaları da kişisel mallardan sayıldığından bunlar da boşanma sonrasında yalnızca kadına ait olacaktır. Yarısının erkeğe ait olması gibi bir durum söz konusu olmayacaktır.
Tüm bu ifade edilenlerle beraber eşler evlilik sürecinde ekonomik sıkıntıya düşebilmektedirler. Bu noktada düğünde takılan takıların ihtiyaçları karşılaması için nakde çevrilmesi çok sık karşılaşılan bir durumdur. Boşanma sonunda nakde çevrilen bu takıların iadesinin istenip istenemeyeceği sorusu da akıllarda takılan diğer bir sorudur. Bu konuda açık bir Yargıtay ilamına göre:
“Düğünde takılan takı paraları ve ziynet eşyaları, taraflar arasında aksine bir anlaşma yoksa kadına ait sayılır. İade edilmeme koşuluyla verildiği kanıtlanmadıkça; bunların koca tarafından borçları için bozdurulup harcanması; onu iade borcundan kurtarmaz.” (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2014/26823 E., 2014/26223 K.)
Yargıtay ilamına göre düğünde takılan takıların ekonomik sıkıntılardan ötürü nakde çevrilip harcanması, kadının bu eşyaları talep etmesine engel olmayacaktır. Zira bu noktada erkeğin nakde çevrilen ve harcanan takıların geri iade edilmemek koşuluyla verildiğini ispat etmesi gerekmektedir. Aksi halde bu takıların mümkünse aynen iadesi mümkün değilse nakden tazmini gerekecektir.
Yorum Yazın