İstanbul’un kalbinde, Ayasofya Meydanında yer alan ve Mimar Sinan tarafından yapılan ‘Hürrem Sultan Hamamı’, eskiyle yeniyi buluşturan kültür odaklı etkinliklerinden birini daha hayata geçirdi. “Hürrem Sultan Hamamı’nda Saraylı Ağırlamalar” başlığı altında Mihri Restaurant Teras’ta düzenlenen etkinlik, Şef Elif Edes ile Saray ve Kültür Tarihçisi Çağrı Başkurt davetiyle, bir cephesiyle Sultanahmet Camisine diğer cephesiyle ise Ayasofya Camisine bakan benzersiz bir konumda bulunan Hürrem Sultan Hamamı ev sahipliğinde gerçekleşti.
Bu özel davette konuklara bilgi veren Hürrem Sultan Hamamı Tarih ve Kültür Danışmanı Saray ve Kültür Tarihçisi A. Çağrı Başkurt misafirleri şu cümlelerle karşıladı: ‘16. yüzyılın rakipsiz hükümdarı olan ve “Muhteşem” unvanıyla anılan Sultan Süleyman’ın “Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi; Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi” beytini sadece ülkemizde değil dünyada bilmeyen yok gibidir. Sultan Süleyman denilince akla gelen ilk isim ise Hürrem Sultan’dan başkası değildir. O, cihan hükümdarının has bahçesinin en değerli çiçeği, sonsuz hazinelerinin keşfedilmemiş incisi, hükümdarların sahip olmak istedikleri İstanbul’un, Bağdat’ın, Horasan’ın ve Mısır’ın tâ kendisi Hürrem Sultan… ‘. Başkurt sözlerine şöyle devam etti: ’Hürrem Sultan Hamamı, Hürrem Sultan’ın emri üzerine 1556 senesinde büyük Türk Mimarı Koca Sinan tarafından inşa edilen Roma ve Osmanlı imparatorluklarının tören yolu üzerinde konumlandırılmış olduğu için eşsizdir. Bugün o olmadan tarihi yarımadayı, Ayasofya ve Sultanahmet meydanlarını düşünmek imkânsızdır. O, eşsiz bir sağlık âbidesi olarak İstanbul’un kalbine vurulmuş bir sultan mührüdür…’
Şef Elif Edes’in Kasım 1539’da gerçekleşen sünnet düğünü ve nikâh töreninde ikram edilen 53 çeşit tatlıdan ilham alarak ilk defa sunduğu tatlı, “Saraylı Ağırlamalar” başlığı altında gerçekleşen davete özel bir dokunuş niteliğindeydi… Elif Edes’in yemeklerin olduğu kadar sofralardaki ağırlamaların da önemine dikkat çektiği konuşmasının ardından A. Çağrı Başkurt, Osmanlı Sarayı’nda törensel ağırlamaların inceliklerini, zarafet ve ihtişamlı yönlerini paylaştı.
Dünden bugüne ağırlamaların vazgeçilmesi olan kahve ve lokum konusunda Aslı Tapucu ve Selim Cenkel davetlileri bilgilendirdi. İhsan Kurukahvecioğlu Halefleri’nin vârisi Aslı Tapucu, kahvenin 16. yüzyıldan bugüne uzanan İstanbul’daki varlığını, kavurma ve pişirme tekniklerini, Kurukahveci Han’ın hikâyesini konuklarla paylaştı. Kahve denilince akla gelen ilk şey olan lokumun ve lokumculuğun serüveni ise Marsel’in bânisi olan Selim Cenkel tarafından dile getirildi. Hafızalarda klasikleşmiş olan lokumun geçmişten bugüne uzanan ve geleceğe uzanacak olan yolculuğu misafirleri yeni tatlarla buluşturdu.
Konuklar A. Çağrı Başkurt’un mihmandarlığında gerçekleşen ve Türk hamamı ritüelleri ile mimarisinin anlatıldığı hamam gezisiyle bu özel yapı hakkında bilgi sahibi oldular. Davetlilere, Gastronomi Danışmanı Elif Edes reçetesiyle, Hürrem Sultan ve Sultan Süleyman’ın 1539 senesinde sünnet edilen oğulları Şehzade Bayezid ve Şehzade Cihangir ile aynı tarihte düğünü yapılan kızları Mihrimah Sultan ve Rüstem Paşa’nın düğünlerinde ikram edilen lezzetler sunuldu. Çeşitli kokulu reçellerle ve dönem lezzetleriyle sunulan kahvaltı sırasında, A. Çağrı Başkurt’un paylaştığı Hürrem Sultan ve Sultan Süleyman’ın herkesçe meşhur olan aşkının bilinmeyen yönleri ve özel mektupları konukları tarihte hayranlık dolu bir yolculuğa çıkarttı.
Elif Edes’in geçmişten günümüze değişen damak zevkimiz, yeme içme kültürümüzün ve alışkanlıklarımızın günümüze ve geleceğe uyarlanması konusunda işaret ettiği noktalar, günümüzün hızla yükselen gastronomi yolculuğunun önemli durak noktaları olarak hafızalardaki yerini aldı.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı
Yorum Yazın