Vasken Avrupa ve Amerika’da yıllardır nesnel güzelliği arayan ‘’renk ustası’’ bir Türk.
1963 yılında Diyarbakır, Lice’de doğdu. İstanbul’a 7 yaşında geldi, Türkçe ve Ermenice öğrendi, Saint-Joseph Fransız Okulu’ndaki eğitim aldı ve Fransızca öğrendi. Liseyi Amerika’da tamamladıktan sonra, American University’e (Washington, DC) futbol bursuyla eğitimine devam etti. Üniversiteden hem arkeoloji (Art History/Archaeology) hem de finans (BA in Finance) dallarından mezun oldu. New York’a geldi ve Ariadne Galeri’de büyük abisiyle çalışmaya başladı. Bu süreçte arkeoloji eğitiminde kendini daha da geliştirmek için Institute of Fine Arts’da (NYU) özel kurslara katıldı ve Türkiye ve dünyada çeşitli kazılarda görev aldı. Bir de antikacılık var. Antikacılık işini ise abisinin yanından ayrıldıktan sonra, Genevre, Londra ve New York arasında yapmaya başladı.
Uluslararasi koleksionculara yillarca sanat experligi yapan Vasken, deneyimleri üzerine 1997 yılında saç sanatı ve rengin teknik yönleri hakkında derinlemesine çalışmalara başlamak için New York’a taşındı. Ağabeyinin vefatı sonrası Westchester'da ağabeyinin işletmekte olduğu butik kuaför salonunun başına geçti. Diyarbakır’da başlayan yolculuğu onu önce Londra ardından New York’a götürdü.
Arkeoloji eğitimi ve meslek deneyiminden edindiği bilgiler ışığında saç renginde kullanılan kimyasal ve elementlerin zaman, mevsim ve ışık etkisiyle oluşan görünüm, sağlık ve dayanıklılık teorisini geliştirdi. “Color canvassing” tekniği üzerine çalışarak, saçta boyut etkisinde çığır açan ve dünya devi bir marka olan L’oreal’ in ilk ‘’Saç Doktorası’’ unvanını alan Türk oldu.
Uyguladığı renk teknikleri sektöre yayılırken; “L’oreal Vision of Color” ödüllü, “Board sertifikalı” ilk saç rengi uzmanı, “patinasyon ve oksidasyon” tekniklerini 3 boyut etkisi ile saça ilk uygulayan sanatçı, saç rengine “arketip” teorisi geliştiren ilk Türk renk ustası oldu.
Güzelliği nesneleştirmek için Amerika, İngiltere ve İtalya’da geçirdiği yıllarda içindeki İstanbul özlemi giderek bir hasrete dönüştü ve alanında marka bir Türk vatandaşı olan Vasken, 2024 yılında bilgi ve deneyimlerini İstanbul merkezli dünya markaları oluşturmak amacıyla ülkesine geri döndü.
Kusursuz estetik ve stil geçmişi, en yüksek eğitim ve öğretimle birleşince, onu gerçek bir sanatçı ve usta bir renk uzmanına dönüştürdü. Türkiye’ye dönme kararının temelinde yatan fikir için Vasken: “Ülkemizdeki saç sanatçılarının yüksek yeteneğini her zaman yakından takip ettim ve eksik olan markalaşma yolculuğunda sektörün ihtiyacı olan global iletişimde önemli katkım olacağına inanıyorum. Hayalim merkezi İstanbul olan bir akademi kurmak ve sektörü dünyaya taşımak. Bir Türk ve Dünya vatandaşı olarak sektörel deneyimlerim doğrultusunda, inançla çalışan herkesin doğru yolu kullanarak markalaşabileceğine inanıyorum. Bu yolculukta deneyimlerimi ülkeme ve bu hayali taşıyan gençlere aktarmak büyük bir gururum olacaktır. Bence İstanbul dünyanın merkezi ve bundan sonra amacım bu farkındalığı dünyaya da kazandırmak. Türkiye’yi nesnel güzelliği temsil eden bir marka yapmak adına hayatımda yeni bir yolculuk başlatıyorum.” dedi.
Atacağı adımları Atatürk’ün ‘’yüce Türk kadını’’ olarak tanımladığı kadınlarımıza ve sektörün markalaşma sürecine adayacak olan Vasken, ‘’Vasken Brand’’ markasıyla Türkiye merkezli, New York ve Londra kapsamlı çalışmalar yürütecek.
- Filmlere konu olacak bir yaşam hikayeniz var. Bugün Vasken Brand olarak vardığınız yerin temelini oluşturan değerleri nasıl anlatırsınız?
Diyarbakır, Lice’de doğdum. Çocukluk yıllarımda, aklımın hayata erdiği günlerde bir hayalim vardı. Gökyüzünde aya bakardım ve orada bir evim olsa diye hayal kurardım. Bu gün ise orada evim olduğuna inanarak yaşamaktayım.
Son derece zor imkanlarla geçen çocukluk yıllarımın 12 yaşına kadar konuşma güçlüğü çeken, kekeme bir çocuktum. 7 yaşında İstanbul’a geldim. O yıllarda hep hayalimdeki Vasken’e inandım ve şartlara hiç aldırmadan çalıştım. Her gün yeni bir basamağa tırmanmak için çalıştım. Saint Joseph’den sonra, Lise ve üniversite için Amerikaya gittim.
Bugün dünyayı 7 dilde anladığım ve yorumladığımdan, sahip olduğum kelime dağarcığının ve farklı kültürel bileşimin benim en büyük besin kaynağım olduğuna inanmaktayım. Dilerim her günü yeni sürprizlere doğan hayatımın film olabilmesine fırsatım olur.
- Yaşamınız sürekli araştırmak, öğrenmek ve yapmak üzerine kurulu. Arkeoloji ile geçen yıllar, ardından dünya L’oreal saç rengi ustası ve alınan onlarca ödül… Vardığınız yer on binlerce insanın hayali, bundan sonraki planlar neler?
Benim 16 yaşında ayrıldığım Türkiye ile bağım hiç kopmadı. İngiltere ve New York’ta geçen yıllarımda tarihi eser, sanat ve modanın en üst ortamlarında bile her gün doğduğum topraklar beni çağırırdı. Bugün o çağrının içimde oluşturduğu hasretle Türkiye’de yeni hayallerimin alt yapısını oluşturmak adına çalışmalar yapıyorum. Alanında son derece uzman ve vizyon sahibi bir ekiple başladık. Saç ve moda endüstrisinin temeli olan kuaförlerin, makyaj uzmanlarının, styling çevresinin en iyilerinin Türk uzmanlar olduğuna inanıyorum. İstanbul merkezli Londra, New York bileşeninde Paris, Milano, Dubai’nin de yer alacağı şekilde pek çok uzun yol haritamız var. Önce istanbul’da konumlanan uzmanların yani endüstrinin dünyaya doğru açılmasına destek olacak projemizi başlatmak için yola çıktık. Sonrasında bu yolu bahsettiğim şehirlere taşımak hayalindeyim. Yani ayda bir evim var, ama ancak bunları yaptıktan sonra oraya taşınabileceğim sanırım.
Moda endüstrisinin temeli olan global marka yolculuğunu ülkemizin başarılı insanları için bir kapı olarak açmak istiyorum.
- Bu gelir odaklı bir proje mi, kar beklentiniz nedir?
Maddesel bir gelir beklentim hayatta hiç olmadı, manevi olarak hep başarı odaklı oldum. “Benim bir deham varsa o da çalışmak ve araştırmalarımı uygulamaktan gelir.” diyebilirim. Dünyada alanımda olunması gereken her yerde olabildim. Şimdi bu hayalin en büyük karı ülkemizden pek çok hayal kuran sektörel ustaları tespit etmek ve yolunu açmak. Bu açılışa vesile olmak hem kendim hem de ülkem adına en büyük getiri olacak. Bendeki kültürel zenginlik hic bir zaman ne kar ve nede parayla biçilebilir.
- Sizi gündemimize alınca bağlantılarınız, renkli kimliğinizle bir Hollywood starı kadar renkli ip uçları yakaladık. Pek çok dünya starı ile bir arada olmuşsunuz ve sizden taşan bir enerji var. Star olmak için çabaladınız mı sinema yada müzik alanlarında ?
Evet. Dünya sosyetesinde veya kültüründe öncü olan pek çok yakın dostum veya arkadaşım var. Ben star olmak isteğine inanmam. Ya yıldız içindedir ve öyle gidersin, yada yoktur, sen sonradan edinemeye çalışırsın. Sonradan edinenler ‘’mış’’ gibi olur. Bunu bir kısım kabullenir ancak asıl olanlar kabullenmez. Ben çocukluğumda aya bakarken zaten yıldızların arasındaydım. Bu kendini beğenmişlik değil, egosuz parlamak zordur ve hayat bana kimse için değil kendim için parlamam gerektiğini öğretti. Yıldız olmak değil, yıldız yaratabilmek mesele…
- L’Oreal renk ustası olarak literatüre kazandırdığınız ve sizin öncüsü olduğunuz teknikler son derece önemli gelişmeler sağladı. Şimdi bunları geliştiriyor musunuz, yoksa yeni çalışmalar var mı?
Çalışma ve hayal olmazsa hayat biter. Benim saç rengi uzmanlığımın temelinde arkeolojide geçen yıllarımda öğrendiklerim vardır. Mesela toprağın altında oluşan kimyasal değişimin temel kuralları ile dönüşen kalıntıların nedeni bugün benim renk uzmanlığımda kullandığım tekniklerin temelidir. New York’taki salonuma Dubai, Suudi Arabistan, Londra, Paris’ten saç boyatmak için gelen pek çok isim, işleme verdiği paranın belki 3-5 katını yola vermekte. Beni tercih etmelerinden gurur duymamın dışında bu misyonu besleyen alt yapıyı geliştirmek en önemli hedefim. Ben kadınlara sağ rengi sunmam. Kadının ruhunun rengini sunmak ve o rengi kazandırmak için çabalarım.
L'Oreal'in en yüksek renk uzmanlığı derecesi olacak "Saç boyasında doktora derecesi için seçilen 7 kişiden biriyim.
Şimdi de derinliğinden sürekli beslendiğim Carl Gustav Jung’un bence çok önemli öncülüğüyle oluşan “arketip”leri 3 yıldır çalışıyorum. Proje kapsamını ‘’Colour Arcetype‘’ başlığında topluyorum. Hayalim kadının kimliğini oluşturan arketiplerin bütünün oluşturduğu rengi sunabilmek. Bir fashion ikon değilim, fashion da bilimsel yaklaşımla ve ruhumla olmayı ilke edindim.
- Yılardır arkeoloji, Sothebys müzayede çalışmaları, Londra’da antika dükkanı, New York’ta kuaför, 7 dilde hayatta var olmak, sizi yormadı mı? Adeta karşımızda 25-30 yaşlarında yola yeni başlar gibi bir enerjiyle duruyorsunuz. Bu kendinizi motive ettiğiniz bir oyun mu?
Ben hep oynarım. Hayalindeki filmin baş kahramanı olmak ve inandığı rolün hakkını verdikçe bir sonraki oyunu bekleyen aktörler gibiyim. Allah yanlış rolü oynatmasın. Bu inançla hep yeni başlıyorum ve buradan besleniyorum.
Her zaman gelişmeye devam etmeliyiz. Fakat kendimizden kaybetmeden… Gökyüzüne bakmayı çocukluğumdan beri severim. Aya baktigim zaman, 5 yaşında Lice’deki Vasken’e dönüyorum. “Hiç değişmedin” diyorum. O da bana aynı şeyi söylüyor. “Sen de hiç değişmedin Vasken.”
Yorum Yazın